|
|
|
Yerel Tarih 2010
St by NİŞANCIK
|
|
 |
Milãdi 668 yılında İstanbul'u kuşatmak üzere kurulan ilk İslãm Ordusu'nun içinde 33 sahabi bulunmakta olup ordu içinden "Osman Bin Zeyd" Adapazarın'da vefat ederek Emirdağ Kabristanlığı'na; Sahabe-i Kıram'dan "Abdülkerim" Medine'li olup
oğlu "Ali" ile istanbul seferine katılmış ve Akyazı Pazarköy'den geçerken vefat etiğinden her ikiside bu köyde defnedilmiş
Osman bin Zeyd; sahabeden ve kabri Emirdağ Kabristanlığı'nda.
Abdülkerim (r.a.) Sahabe-i Kiram'dan ve oğlu Ali ile birlikte Akyazı Pazarköy'de medfun.
Her ikisi de Miladi 670 yılında İstanbul'u fetih amacı ile kuşatmak üzere oluştururulan yılında İstanbul'u kuşatmak üzere kurulan ilk İslâm Ordusu'nun içinde bulunan askerlerden. Ordunun Komutanı da Sahabenin büyüklerinden "Halid Bin Zeyd Ebu Eyyüb Ensari"(r.a). Yani İstanbul "Eyüp'teki türbesinde metfun Hz. Eyüp Sultan".
Hz. Eyyüb el Ensari'nin tam ismi Ebu Eyyüb Halid b. Zeyd'dir. Eyyûb el-Ensari, Hazrec kabilesinin "Neccaroğulları" kolundandır. Hicretten iki yıl önce Müslüman olan Ebu Eyyûb, ikinci Akabe Biatinde bulundu ve Ensardan İslamiyet'i kabul eden ilk kişi oldu. Ebu Eyyûb Hz. Peygamber (a.s.m.) ile "Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Mekke'nin fethi, Huneyn" başta olmak üzere bütün savaşlara katıldı. Savaşlarda ona zarar gelmemesi için yanından hiç ayrılmaz hatta bazı geceler çadırı etrafında nöbet tutardı. "Vahiy kâtibi" olması sebebiyle Hz. Peygamber (a.s.m.) zamanında Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir araya getirilmesine hizmet etti. Ashab arasında ilmiyle de tanındığı için kendisine sorulan dini konularda pek çok fetva verdi.
Resul-i Ekrem (a.s.m.) Medine'ye hicret edince Medineli Müslümanların her biri onu evinde misafir etmek istediler. Resulullah (a.s.m.) oraya en yakın olan ve dedesi Abdülmuttalib'in annesi tarafından kendisine yakınlığı da bulunan Ebu Eyyûb'un evine yerleşerek burada yedi ay misafir kaldı. Bundan dolayı Ebu Eyyûb "Mihmandar-ı Nebi" unvanıyla anıldı. Ebu Eyyûb, Hz. Ebu Bekir devrindeki savaşlarla Hz. Ömer devrinde yapılan Suriye, Filistin ve Mısır seferlerine katıldı. Kıbrıs seferinde de bulundu. Medine, asilerin eline geçip Hz. Osman'ın namaz kıldırması engellenince herkes tarafından sevilip sayıldığı için Hz. Ali'nin tavsiyesi üzerine bir müddet imamlık yaptı. Hz. Ali halifeliği döneminde Irak'a gittiğinde onu Medine'de yerine vekil bıraktı.
İhtiyarlık döneminde bile her yıl bir savaşta bulunmaya gayret etti. Katıldığı seferlerin sonuncusu, Müslümanların ilk İstanbul kuşatması oldu. Onun bu kuşatmadan bir yıl sonra (49/669) gönderilen Yezid b. Muaviye kumandasındaki takviye birliğinde bulunduğu da rivayet edilmektedir. Bu rivayette İslam ordusu Haliç'e vardığı zaman, Ebu Eyyûb'un rahatsızlığı artmıştı; Yezit kendisini ziyaret edip bir dileğinin olup olmadığını sordu. Ebu Eyyûb da ondan askere selam söylemesini, kendisinin ölünce yıkanıp kefenlenmesini ve ordunun ilerleyebildiği en uç noktaya gömülmesini vasiyet etti. Hz. Peygamberin (a.s.m.) "Konstantiniyye surunun dibine Salih bir kişi gömülecektir" buyurduğunu söyleyerek, "umarım ki o kişi ben olurum" dedi.
Mihmandar-ı Nebevi Ebu Eyyüb el-Ensari, Hicretin 49. yılında (669) vefat etmiştir. Ancak bu tarihin H. 50–52–55 olduğu da rivayet edilmektedir. Cenaze namazını Yezid b. Muaviye kıldırmıştır. Vasiyeti üzerine ordunun ilerleyebildiği en son noktaya defnedilmiştir. Surlara yakın bir yerde birinin defnedildiğini öğrenen Bizans İmparatoru, Yezid b.Muaviye'ye haber gönderip kuşatma kalktıktan sonra o mezarı açacağını ve cesedi vahşi hayvanlara parçalatıp yedireceğini söyledi. Buna karşılık Yezid, o kişinin Peygamber Sahabesi ve kendileri için önemli bir kişi olduğunu belirterek, eğer onun cesedine bir zarar verecek olurlarsa İslam ülkesinde yıkılmadık kilise, öldürülmedik Hıristiyan bırakmayacağını İmparator'a iletti. İmparator bu tehdit üzerine geri adım atıp, Eyyûb el-Ensari'nin cesedine bir şey yapmayacağına dair söz verdi ve söz verdiği gibi mezarına dokunmadı. İslam ordusu kuşatmayı kaldırıp geri çekildikten sonra, Bizans halkı yıllarca Eyyûb el-Ensari'nin kabrini ziyaret ettiler, kuraklık zamanında kabrine gelip yağmur duasında bulundular. Fakat Latin istilasında Ebu Eyyûb'un türbesi de yıkıldı. Bu istiladan sonra zamanla Ebu Eyyûb'un kabri kayboldu. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u feth ettikten sonra Hocası Akşemseddin'den Eyyûb el Ensari'nin kabrini bulmasını istedi. Akşemseddin keşif yolu ile gece ışık topunun indiğini gördüğü mevkii, kabrin yeri olarak gösterdi. Burası kazıldığında iki kulaç derinlikte "Ebu Eyyûb'un mezarı burası" yazan bir taş bulundu. Adını Ebu Eyyûb'dan alan İstanbul'un Eyüp semtinde bulunan kabir, günümüzde de önemli ziyaret yerlerinden biri.
Eyyûb el-Ensari'nin komutasında İstanbul'a yönelen ordunun askerlerinden Osman bin Zeyd'in Adapazarı'nda vefat etmesi ve Emirdağ Kabristanlığı'na defnedilmesi ve Sahabe-i Kıram'dan Medineli Abdülkerim "radıyallahü anh", oğlu Ali "Rahmetüllahi aleyh" ile birlikte Akyazı-Pazarköy'de metfun olması ister istemez akla Eyüp Sultan'ın Adapazarı'ndan geçip-geçmediğinin sorusunu getirmektedir. O dönemde Ankara istikametinden gelen tarihi kervan yolu Kuzuluk, Alaağaç, Pazarköy'den geçerek Hendek kasabası'na oradan Adapazarı ve Sapanca üzerinden İstanbul'a doğru uzanıyordu. Bu tarihi kervan yolunun üzerinde bulunan Pazarköy surları ile meşhur mallarının satıldığı yerde kurulmuştur. Hz. Abdülkerim bu köyde vefat etmiş oğlu Ali İstanbul seferine katılmış yaralı olarak dönerken vefat etmiş ve Pazarköy köy kabristanlığına defnedilmiştir. |
|
 |
|
|
|
Kültür Sanat haberleri
Tiyato haberleri
Yerel Tarih Haberleri
Sinema haberleri
Yerel Yönetim haberleri
|
|
|
 |
|
|
|
|