Ve Niko; memleketi Serdivan'la buluştu
Evet, Niko sonunda "memleketi ile buluştu".
Sonunda Serdivan'a gelerek dedesi Yannis Statopulos'un doğduğu toprakları gördü. Büyük Ninesi ona göre "yayası" İrini'nin doğduğu Serdivan'ı tanıma fırsatı buldu. 2006 yılında benimle tanıştığında birkaç kez yanaklarımdan öpmüş "Memleket; böyle kokuyor demek ki" demiş ve
Serdivan'ı dünya gözü ile görmek istediğini gözyaşı sağanağında dilemişti.
Niko'yu bugüne kadar yazdığım yazılardan tanıyorsunuz. Ama isterseniz birkaç cümle ile yine tanıtalım. Yazılarımızı takip edenler bilir ki; Niko Lacistalis, Yunanistan Drama doğumlu. Serdivanlı Ahşap Ustası Yannis Statopulos ile Nine İrini Statopulos'un oğlu 1850 Serdivan Lokhi (Yunanca olan bu kelimenin Türkçe karşılığı "tepe") Mahallesi doğumlu Dimitris Statopulos'un oğlu. Bugün 1976 senesinde Drama'da kurduğu Drama Tüm Küçük Asyalılar Derneği'nin kurucusu ve ilk günden bu yana genel başkanı. "Tüm Küçük Asya" bugünkü Kocaeli Yarımadası'nın Kocaeli, Adapazarı, Bolu, Bilecik ve kısmen Bursa bölgesine verilen coğrafi adlandırma. Derneğin üyelerinin tamamı Kocaeli Yarımadası'ndan göç giden mübadillerin yaşıyorsa kendisi yaşamıyorsa mirasçıları, yani çocukları ve torunları, torunlarının çocukları. Niko; Drama'da "Yüksek Tarih Mühendisi" olarak tanınıyor yani "yerel tarihçi".Drama'nın geçmişini iyi bilenlerden ve araştırmaları ile Yunanistan Kültür Bakanlığı'nca bilinen biri. Mesleği köftecilik. Drama'nın Varvara Meydanı'nda en seçkin lokantalardan "Niko's Kebaps"ın sahibi. "Kebap" dediğime bakmayın aslında "köfte" onun adı. Aynı zamanda "Drama Köfteciler Odası"nın da son on beş yıllık "genel başkanı" yani "esnaf". Fanatik derecede "Drama ve Serdivan hayranı".İstanbul'a çok gidip gelmesine rağmen ömründe "Serdivan'a gelememiş-görememiş bir fanatik".
Düşünün sevgisini. İşte bu sevgi ve fanatik bağlılık O'nu geçene hafta Adapazarı'na ve Serdivan'a taşıdı. Yazını devamı için lütfen tıklayın.. www.sakaryayenihaber.com/koseyazilari/3205/8230ve-niko-memleketi-serdivanla-bulustu.aspx )
Geyve Köyleri "tarih deryası"
Geyve ve köyleri tam bir "tarih deryası".
Adım atığınızda bir tarih önünüze çıkıyor.
Söylerlerdi de bu kadar olduğunu tahmin etmezdim.
Bilinen tarihsel değerlerinin yanında bilinmeyenlerini görmek "başka bir şey". Geyve'de bilinen tarih değerlerini yazmak istemem
Ancak isterseniz hatırlatmak açısından isterseniz yazalım.
Kulfalar Köyü-Ortaköy Mevkii Arkeolojik Sit Alanı, Özel Alifuatpaşa Kuva-i Milliye Müzesi, Sinan Bey Zaviyesi/Elvanbey İmareti, II.Bayezid Köprüsü, Akıncılar Kilisesi, Süleyman Paşa Mescidi/Camii, Sinanbey Camii, Alifuatpaşa Camii, Hacı Rıfat Camii, Bozören Köyü Camii, Güney Köyü Camii, Karacaören Köyü Camii, Maksudiye Köyü Camii, Bozören Köyü Mezarlığı, Ali Fuat Cebesoy Mezarı, Çobankale, Saraçlı Roma Mezar Anıtı, Bozören Mezar Taşları ve Sunakları, Orhangazi Zaviyesi, Alifuatpaşa'daki Köprü Kalıntısı , Süleyman Paşa Köprüsü/Orhan Gazi Köprüsü/Sakarya Suyu Köprüsü, Sultan II. Bayezid Köprüsü, Balaban Köprüsü , Bektaş Köprüsü , Şerbetçiler Köprüsü , Yılanaltı Köprüsü , İciler Köprüsü , Geyve Demiryolu Köprüsü , Karaçam Demiryolu Köprüsü, İçeler Demiryolu Köprüsü, Süleyman Paşa Mescidi/Camii, Sinanbey Camii, Alifuatpaşa Camii, Antakyalı Ali Efendi Evi, Sabahattin Berber Evi/Geyve-Bağlarbaşı, Alifuatpaşa İstasyon Binası , Bağlarbaşı Köyü Çeşmesi. Bütün bunlar tarihi eser olmanın yanında "kültür varlığı" olarak da tescilli. Fakat bilinenlerin dışında bilinmeyeni "görmek daha bir güzel".
Burada "bilinmeyen"deki kastım "kendime ilişkin bir ifade".
Belki bu satırları okuyanlar içinde "bilinmeyen bir durum".
Yazını devamı için lütfen tıklayın..
http://www.sakaryayenihaber.com/koseyazilari/3317/geyve-koyleri--tarih-deryasi-.aspx
Sarıkamış'ın "Adalı Şehitleri"
"Kars ve Ardahan, ‘93 Harbi' diye bilinen 1876–1877 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusların eline geçmiş ve Sarıkamış kasabasına kuvvetli bir Rus garnizonu yerleştirilmişti.
Birinci Dünya Savaşı'na girmemizden hemen sonra, o günlerde devletin en güçlü adamı olan ve ‘Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili' unvanını taşıyan Enver Paşa, Anadolu'nun doğusunu Rus işgalinden kurtarıp Kafkaslara uzanabilmek için Sarıkamış'ı hedef alan bir harekât hazırlığına girişti. Paşa'yı bu harekâta yönlendirenlerin başında, onun gibi ‘sarayın damadı' olan bir başka asker, Albay Hafız Hakkı Bey vardı. Ve çoğumuzun hâlâ bilmediği bir husus: Türkiye'nin o günlerdeki genelkurmay başkanı Türk değil, bir Alman generaliydi: General Bronsart von Schellendorf!
Enver Paşa, diğer kumandanların ‘ordu hazırlıksız, üstelik kış bastırmak üzere' yolundaki uyarılarına dinlemedi, Erzurum'a gitti, komutayı üstlendi, 10. Kolordu'nun başına Albay Hafız Hakkı Bey'i getirdi ve harekât 22 Aralık 1914'te başladı. İşin sonunun kötü olacağını kestiren bazı komutanlar, o günlerde ardı ardına istifa etmişlerdi.
Paşa'nın savaş plánına göre, üç kolordudan meydana gelen 3. Ordu'nun bir bölümü Allahuekber Dağları'nı yürüyerek aşacak ve Sarıkamış kuşatılacaktı. Ama bazı komutanların ‘Sarıkamış'a ilk giren olma' hayaliyle kendi başlarına harekete kalkışmaları, Hafız Hakkı Bey'in kaçan Rus birliklerini takip ederek kuşatma hattını lüzumsuz yere genişletmesi ve onbinlerce askeri kışlık elbiseleri olmadan karlarla kaplı Allahuekber Dağları'na tırmandırması büyük feláketi getirdi.
Yazını devamı için lütfen tıklayın..
http://www.sakaryayenihaber.com/koseyazilari/1612/sarikamis-in--adali-sehitleri-.aspx
|